2 Ekim 2011 Pazar

human nature

Michel Gondry’nin yönetip, Charlie Kaufman’ın yazdığı bir film. Bu ikili daha sonra Eternal Sunshine of the Spotless Mind’da da çalışmıştı. Ben de bu ikilinin çalışması diye temin etmiştim filmi. Öğrendim ki bu film Kaufman’ın, Gondry’yi sinema dünyasına kazandırdığı yapımmış. İlk çalışması olduğu için olacak ki Gondry’nin ağırlığı hissedilmiyor, onun fantastik görselliğini göremiyoruz. Ayrıca belirteyim ki ikili aynı da olsa Eternal Sunshine ile hiçbir alakası yok. Bambaşka bir havada bu film. Çok acayip bir teması var. Adeta ‘insan belgeseli’ gibi enteresan bir yapım.

Gülmekten karnım ağrılar girdi bazı sahnelerde. Fakat güldürürken düşündüren cinsten bir film. Mesaj yükü çok çok fazla. Her karesi göndermelerle dolu. İnsan doğası ve İnsan medeniyeti üzerine bu göndermeler. Filmin ana teması bu zaten. Film diyorum ama belgesel gibi bir havası da var aslında.

Hakkında çok şey yazmak istiyordum fakat finalindeki şaşırtıcı olayın altında yatan sebebi öğrenince yazacağım her şeyi unuttum adeta. Final sahnesi kafamı kurcaladı çünkü. Tüm bu simgesel ayrıntıların parçaları yanında, filmi başından sonuna bağlayarak garip bir bütünlük sağlayan bir olgu da varmış. Bu çok şaşırtıcı.

---Spoiler---

Final sahnesi; o çok şeker Fransız aksanıyla konuşan asistan ile bizim ormanda yaşayan kahramanımızın arabada birlikte olmasıyla sonlanıyor. Bu finalin anlamı “oedipus kompleksi” denen bir psikolojik olguya dayanıyormuş. Kahramanımızı ormandan tutup laboratuar ortamına getiren doktor ve asistanı ayrıca onunla ilgilenip, eğitmenliğini yapıyor. Kahramanımız orada kendisine medeniyet enjekte edilirken* bu ikiliyi anne baba olarak belliyormuş meğer. (laboratuarda, onun gözü önünde sevişmeleri de bir etkenmiş sanırım bunda) Filmin sonunda ise bu oedipus kompleksi sebebiyle babasını öldürüp onun yerine geçiyormuş. Şaştım kaldım yani.

Tam da kahramanımız doğaya dönüp, insanlığın doğası bu işte diye bize kabul ettirirken, final sahnesiyle insan doğasının farklı bir boyutunu göstererek harikulade bir şaşırtmaca yapmışlar meğer. Bunu yapınca da film sürecinde düşündüğüm onca şey bir anda farklı anlamlar kazanmış oluyor ki bu yüzden tekrar izlemem gerektiğini düşünüyorum.

*Tam anlamıyla enjekte ediliyor ki bu durum filmin en komik sahnelerini oluşturuyor.

Not: Filmi izlemenizi tavsiye edip etmeme konusunda çekincelerim var. İnternette hakkında pek fazla bir şey olmasa da kötü olduğunu söyleyenler yok değil. Başkalarını bilmem ama film bana çok şey ifade etti diyebilirim.

2 yorum:

nomen dedi ki...

Bu filmi henüz görmedim. Ancak burada ele aldığınız kadarıyla enteresan bir sinemasal deneyime benziyor. Sizin seçimlerinize ilgi duyduğumu belirtmeliyim. Daha önce üzerine yazdığınız "Sound of Noise"i geçenlerde izleyebildim. Üzerinden zaman geçtiği için fazla bahsetmeye gerek yok fakat şu kadarını söyleyebilirim: Gerçekten ehlileştirilmemiş direniş öykülerine çok ince bir örnek. Bu nedenle de ayrıca size teşekkür ederim. Böyle bir hikaye ve müziğin akla gelmedik kaynak ve işlevleri hakkında düşünmemi sağladığınız için.

Sine-masal hikayeleri seviyoruz.

alter ego dedi ki...

Çok teşekkür ederim. İzlemenize vesile olduğum için ve ayrıca beğendiğiniz için çok mutlu oldum. Bahsettiğiniz filmi Negatif'den almıştım. O benimle, ben sizinle paylaşmışım gibi oldu. Paylaşmak ne güzel şey. Ben de sizin tavsiyelerinizden faydalanıyorum. Tekrar teşekkür ederim.