3 Mayıs 2013 Cuma

zeki bir varlık olarak bakteriyle aynı kaderi paylaşmak


Bundan 3,5 milyar yıl önce, yani hayatın başladığı ilk zamanlarda atmosferde hiç oksijen yoktu. Bunu biliyoruz. Anaerobik, yani oksijensiz ortamda yaşayan tipte bakteriler yaşıyordu okyanuslarda.
Oksijensiz ortamda yaşayabilen ve sadece yaşamak suretiyle oksijen üreten bu bakteriler dünyanın ilk sakinleriydi. Tıpkı bizim karbondioksit ürettiğimiz gibi, onlar da oksijen üretiyorlardı. Bu bakteriler çoğaldılar, çoğaldılar, yeryüzünün her tarafını doldurdular. Ama çıkardıkları oksijen sonuçta kendilerini zehirleyen bir etki yaratmaya başladı. Sonunda atmosferi öyle bir şekilde değiştirdiler ki, kendi kendilerini yok ettiler. Tamamen de kaybolmuş değiller aslında, dünyanın en eski yaratıklarından okyanusların ve buzulların altında halen yaşayan çok az sayıda da olsa örnek var.

Tabii biz bakterilerden daha zeki olduğumuzu düşünmeyi seviyoruz. Hayatlarımızı ona göre uyarlarız diyoruz. Ama bu bence pek de doğru değil. İnsanlar da diğer organizmalar gibi. Bütün organizmalar sistemi kendi avantajlarına göre maksimize etmeye, en iyi hale getirmeye çalışırlar. Bütün kaynakları tüketmeye ve bunu o kaynak ortadan kalkana kadar yapmaya devam ederler. Bütün organizmalar böyledir. Ekonomik sistemimizin de üzerinde durduğu şey maksimum üretimdir. Bugün dünyadaki her ülke batı ülkeleri gibi olmak istiyor, aynı hayat tarzı, aynı klimalar, aynı cihazlar. Biz Batı’da insanları düşünmeye alıştırıyoruz, bunun içinde eğitiliyoruz. Ama bence eylemler sözden daha etkilidir. Biz bu yolda yürümeye devam edersek, bakterilerden daha akıllı filan olmadığımızı, tıpkı ilk anaerobik bakteriler gibi davrandığımızı, onların yaptığının aynını yaptığımızı göstereceğiz. Sistemin sınırlarını aşana kadar yapabilirsin de bunu, ama aştığın anda sistem çöker.

Burada bütün sistemin çökeceğini düşünmüyorum tabii. Sadece ilgili canlı varlığının sistemi çöker, yani insan topluluklarının, ama sistemin kendisi var olmaya devam eder. Son derece iyimserim sistemin geleceği hakkında. Bu küresel ısınma, insanların her şeyi tüketmesi falan, yüzeydeki bir cilt kanseri gibi. Öyleyse gezegen kanseri durduracak şekilde hareket edecektir. Büyük fırtınalar kopacak, özellikle de Bangladeş ya da Afrika’yı silip süpürecektir, ama dünya kalacaktır. Oluşan bu yeni dünyada, yeni canlılar üreyecektir. Bitkiler karbondioksit sever, belki dünya bitkilerle dolar.

Lemming diye bir hayvan var ya, ona benzetiyorum insanları. Bir yaratık kaynak tabanını aştığı zaman nüfus çöker. Bence eninde sonunda insanların başına gelecek olan da budur. Değişen bir sistem varsa ve elinde senin de bu değişen sistemin bir parçası olduğunu gösteren deliller bulunuyorsa, o zaman basiretli, ihtiyatlı biri bu gidişatı yavaşlatalım ki sistemi ve bu değişikliğin ne yönde olacağını anlayana kadar zaman kazanalım der.

Lonnie Thompson



2 yorum:

MariPoSa dedi ki...

Alanım dışı olduğu için üzülerek ve utanarak söylemeliyim ki anaerobik bakteriler hakkında hiçbir fikrim yoktu.Dünyanın en eski canlılarıyla yapmış olduğun benzetme de oldukça güzel olmuş .
Tüm dünyanın bitkilerle dolması .. Teknoloji belki olmaz ama daha yaşanılabilir bir dünya haline gelir

alter ego dedi ki...

Mariposa,
üzülecek veya utanılacak bir şey yok. eğer varsa vay halime. çünkü ben bu yazıyı burada paylaştığım halde anaerobik bakteriler hakkında bir şey bilmiyorum. tek bildiğim birkaç belgesel ve kitaptan edindiğim ilk yaşam formunu tetiklediği bilgisi.

insan olmadıktan sonra dünya diğer canlılar için daha yaşanılabilir olur elbet. sorun insanda. buradaki alıntıdan çıkan sonuç da bu doğrultuda. insanın düşünebilen bir varlık olması onun daha yaşanılabilir bir dünya bilgisine vakıf olduğunu göstermiyor. biliyoruz ki dünyanın en eski canlılarından birisi hamamböcekleridir, asırlardır aynı şekilde dünya üzerindeki varlıklarını istikrarlı bir şekilde sürdürüyorlar. peki düşünebiliyorlar mı? hayır. demek ki dünya üzerinde var olmak ve geleceğini tayin etmek için düşünmek yetmiyor.