Karşı kıyıya karşı duyduğum şey hep özlemdi,
Karşıda oluşu değil, karşılıklı oluşumuza karşıydı hem
Karmaşıklıktı, kendi bendime çatışıklıktı, aşılamadım
Ben zaten hep uzaktım, içimdeki en yakın bile eğretiydi
İnsan aşılması gereken bir varlık değildi belki de, yalandım
Kendime bile bağlanmazdım, ama kopamazdım da bağlardan
Anlatabilseydim mesela, bağlamsız olurdum, anlamsızdım
Yazabilseydim belki, bir taraflarda bir şeyler anımsatabilirdim
Ama neye yarar ki anımsamak, aynı nehirde iki kez yıkanamazdık
Belki bir ara durup, karşı kıyıya inat diyebiliriz ki; biziz ve değiliz
Hem bugün varız, yarın yokuz, belki hep yoktuk, arayan olursa
Soran olursa, soru olursa ve cevap bulunursa, bunlara açığım hep
Ama ben hala karşı kıyısında değilim işin biliyor musun, usun
Bilmiyor musun, bilir misin; karşılıklı bile değiliz, karşılıksızım, sızım
Bana halatlar uzatmayı bırakmalısın belki de üzerime toprak atmalısın
Dinmeliyim ben, insan dindirilmesi gereken bir varlıktı belki hep
Ne zamandan beri insan olmaya çalışıyorum biliyor musun, usun
Ben hep tasarımında yaşadım hayatın ve taslaktı yaşadıklarım
Hiç tamamlanmayan, bir şantiye alanı gibiydi, hem de ne gürültü
Ama ürküttüğü kurbağaya değmedi işte, kendime bile rahatsızlıktım
Diğer yandan sen, dahi anlamındaki -de nin ayrı yazılması gibiydin
Dahildin, ama ayrıydın, kurallar gereğiydin, ama gerekliydin
Bir bütün olarak, parçalarının toplamından büyüktün, saydım
Ama anlayamadım, sadece işaret edebildim kendime, o da kendi kendime
Oyalandım belki ve hala karşı kıyısında değilim işin, artık biliyorsun.
öylece otururken can sıkıntısı ile saçmalamak ihtiyacı hasıl olanın nameleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
öylece otururken can sıkıntısı ile saçmalamak ihtiyacı hasıl olanın nameleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
6 Şubat 2013 Çarşamba
17 Ocak 2013 Perşembe
yansımak
Bir tarafımız hep karanlıktı, hacimsel olarak varlığımızın doğası gereği
Gözümüzün aydınlığa yatkın olmayışı, renkleri sevmediğimizdendi belki
Sentetikti çünkü boyalar ve tiner bazlıydılar; uçucu değildi rengimizi belli edişimiz
Koyuydu belki, belki de derin; hem tüm renkler elbet siyaha solardı
Çünkü boyanan bir daha aklanamazdı, bu anlamda kirlenmekti belki renklenmek
Peşinen koyu olmak, kir tutmamak, renk tutmamaktı
ve ışığı soğurmaktı, bir tür fotosentezdi bize hayat enerjisi sağlayan
Buydu hayata karşı duruşumuz; kendimize yeterlilik
Işığı rengimizi belli etmek için yansıtmayacak kadar paylaşamazdık aslında
Gölge edenleri sevmez, gölge oyunlarını severdik çünkü biz; bir tarafımız aydınlıktı
Ama biz karanlık tarafımızla oynamayı severdik, bizim de yansımamız buydu işte
Sabahları ve gün batımını severdik mesela, gölgelerimizin uzayış zamanlarını
Gün ki bir aydınlık değildi, bir gölge yaratıcısıydı hep bizim için.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)