edim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
edim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ocak 2012 Pazar

aşmak

bugün izlediğim bir filmde birisi şöyle diyordu; ya sen bunları aşarsın, bu zamana kadar aşamadığın ne oldu ki?

sıradan bir cümle. herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde karşıma çıktığında sanırım hiç üzerinde durmazdım bunun. fakat şimdi durdurdum filmi. ve üzerinde durdum.

bir an için tuhaf bir şekilde imrendim. arada oluyor böyle. diğer yandan yine zihnimin beni saçma sapan bir düşünceye doğru sürüklediğine kuşku duydum. yine de üzerine düşündüm.

tarifi şöyle bir şey bunun; bahsi geçen karakterin gayet sıradan hayati hedefleri, bu doğrultuda da çeşitli gayeleri var. bahsi geçen olayda da, önünde aşması gereken engelin zihinsel bir engel olduğunu kabul ediyor öncelikle. daha sonra da eyleme geçiyor. evet hepsi bundan ibaret. burada edimsel* bir engel yok. tamamen kendinde başlayıp, kendinde bitiyor her şey.

nasıl da oldu bittiye geldi her şey? onun için bundan sonraki engeller de bu şekilde aşılacak, tıpkı öncekiler gibi. hatta birisinin ona telkinde bulunmasına bile gerek yok. çünkü hayata karşı herhangi bir edimsel engel hissetmiyor o bir kere. işte ben buna imreniyorum sanırım. nasıl hissetmez. nasıl zihninde aştığı bir şeyi eylemsel olarak da aştığını düşünür?

“aslında yaşamak çok kolay”a kadar düşündüm ben bunu sonra. neden insanlık serüveni hep bana bir engel. insanların kolektif bir bilinci vardır. bunun her insan kadar ben de farkında olduğum halde ben niye kolektif bilinci kullanamıyorum? zihnimdeki ve daha sonra da eylemlerdeki engelleri aşamıyorum?

evet, aslında yaşamak çok kolay. filmdeki karakter bundan sonraki engelleri de aşacak. çünkü engel denilen şeyin aşamalarını bellemiş bir kere. adeta bilimsel bir metodoloji gibi. tüm bunları da farkında olmadan, içgüdüsel olarak yapabiliyor hem de. ben bu tür işe yarar içgüdülerimi nerede yitirdim acaba. içgüdülerim sürekli felaket tellallığı yapmaktan başka bir işe yaramıyor.

engel denilen şeyin aşamalarını bellemiş derken bu aşamalar da insanlık serüvenine dahil olmuş aşamalar elbette. diğer tüm karışıklıklar gibi insanlık nezdinde hizaya gelen bir doğrusallığı var bu durumun da. bunu bilmek ise kimine engel, kimine ise kolaylık.

Neyse yine uzadı yazı kimse okumayacak sonra. Bir saçma sapan düşünce furyamı daha huzurlarınızda ifade etmeye çalıştım.

*Burada bahsettiğim edim TDK’daki şu şekilde izahı olan edimdir;
1. (Skolastik felsefede) Aristoteles'in energeia = gerçekleşme, etkinleşme kavramının çevirisi. Her değişme a. olanaklı; b. tamamlanmak üzere, gerçekleşmek üzere; c. tamamlanmış durumda olabilir. Aristoteles gizil olmayı, olabilir durumda olmayı dile getiren a ile bu değişmenin sonucu olan gerçekleşmiş olmayı dile getiren c arasında bulunan b durumunu genellikle energeia olarak belirtir. 2. (Yeni Felsefede) İnsan bilinç ve eyleminin tek tek davranışları; edimin varlığı gerçekleşmeye dayanır; nesnel olarak verilmiş değildir, ancak gerçekleşmede kavranılır olur. Her edimin özünde bir şeye yönelme, bir şeyi erek edinme vardır.