22 Temmuz 2013 Pazartesi

hani

Bir kitap var kitaplığımda, hatta birkaç tane var bundan. Arada sırada herhangi birini açıp okurum. Olmayan birisine yazdığım mektuplar vardır çünkü bu kitabın içerisinde ve bundan ötürü her okuduğumda heyecanlanırım. Hatta öyle ki mektuplarıma karşılık bile vardır içerisinde.

Belki hiç olmayacaktı bu birisi, bu açıdan bir karşılık değildi aslında içerisinde yazanlar. En azından şu an için böyle olduğuna inanmak istiyorum. Fakat kesin olan bir şey var ki hissetiklerimi gerçekleyen bir karşılık oluyordu her seferinde.

Gerçekliğimiz hep böyle değil midir zaten? Birisi, bir zaman, bir mekân ya da her neyse bu bir şekilde odak noktamız olur ve bunun içerisinde olmamız etrafımıza karşı bir tür tavır geliştirmemize sebeptir. Sebepten de öte bir sonuçtur ve buradan çıkarılan sonuç bir gerçek oluverir.

“Benim gerçekliğim” dediğim zaman burada, gerçekliği benim olduğu ölçütte benimsediğim için mi yoksa gerçeklik denen şeyi kendime hapsettiğim için mi bunu derim bilemiyorum. Ama kesin olan bir şey var ki insan gerçeğinin sağlamasına ihtiyaç duyuyor. Bunu genelde insanlar üzerinde yapabiliyoruz. Günümüz dünyasından mıdır yoksa benden mi kaynaklıdır bilemiyorum ama bu konuda bunu yapamıyorum, karşılık bulamıyorum çünkü. Ama bunu bu kitap yapıyor bir şekilde, karşılık olabiliyor. Bu benim benimseyiş itikatım mı yoksa kendimde hapsediş biçimim mi bilemiyorum ama böyle bir şey var.

Hiç yorum yok: