Genellikle insanların bana yönelik uğraşlarını boşa çıkarabiliyorum maalesef. Bunun sebebi de sanırım kendimle yüzleşememekten ileri geliyor. Belki kendimi bildiğimi zannediyorum, belki de kendimi gerçekten iyi biliyorum ama bu pek bir işe yaramıyor çünkü gerçekliğimden oldum olası hep kaçıyorum. Bir insanın kendini bilmesi, kendi için iyi olanı bilmesi anlamına gelmiyor ki. Neticede dünyada milyonlarca kendini bilmez insan kendi için en iyi olanını pek ala bilerek mutlu mesut yaşayabiliyor.
İnsanlar bende gördükleri bir takım yanlışları söyledikleri zaman söylediklerini dinliyorum ve onları anlıyorum. Söylediklerinde haklı olduklarını da biliyorum. Dedim ya kendimi biliyorum ya da öyle zannediyorum. Söylenen şeylerin farkında oluşum haliyle bu yanlışlardan eskiden beri haberdar olduğumu gösterir. Demek ki bu yanlışla yaşıyormuşum ben. Peki ne olacak? Bir anda değişip bambaşka bir insan mı olmalıyım?
Hayat insanın gözleri önünde akıp gidiyor. Bunu yakalamak ya da kaçırmak insanın kendi elinde. Benim önümde ve benim elimde. Her zaman da böyleydi belki. Ama olmadı hiçbir zaman. Yakalayamadım. Çünkü ben hep kendimi bildim ya da kendimi bildiğimi zannettim. Hep kendimin yarım, hep eksik olduğunu gördüm. Ve erteledim. Şunu da biliyorum; ben asla tamamlanamayacağım. Ama tamamlanamamak önünden akıp giden yaşamı kaçırmayı gerektirmiyor değil mi? Çeyrek bile olmadan bu hayatı gayet güzel yaşabilenler varken hele.
Bir yandan da şöyle düşündüm; Bir gün o akıp giden yaşama karışmaya karar verirsem; bunun için en uygun zamanı planlayıp karışacağım noktayı bile en ince ayrıntısına kadar hesap etmeye kalkıştıktan sonra oraya karışmanın ne anlamı var ki? Atladığım yerde öylece çakılır kalırım ancak. Hiç düşünmeden atlayıp kapılıp gitmek lazım. Ve ben sanırım bir an için düşünmeden yapamıyorum.
3 yorum:
"Eskiden dünyayla uyuşamayan ve onun sıkıntılarını da acılarını da paylaşamayan insanlar manastıra girerlerdi. Ama çağımız insanlara dünyayla uyuşmazlık içinde olmayı yasakladığından manastırlar da bitmiştir. Dünyadan ve insanlardan uzak yerler yoktur artık."
M.Kundera/Ölümsüzlük(s.285)
Bazen ''zarafet''le de kırılabilir insan.
''iki kişinin düellosunda
karşısında ondan kutsal
kimi bulacak insan
iki kişiysen yalnızsın
deli çocuk deli kadın
topladığın deli çiçek''
Elinize sağlık.
beni iki kişi bırak
biri ateş olsun sarsın
biri bunu yangın sansın
beni iki kişi bırak
biri ele versin beni
biri suçumu üstlensin
güzel şiirmiş.
Yorum Gönder