


Bugün yeniden ders çalışmaya başlıyorum. Dün internetten 70 liralık kitap siparişi verdim. Benim ayarımda bir bütçeye sahip olan birisi için fazla bir para. Evdeki daha önceden çözmüş oldum onlarca kitap da cabası. Onları da adeta boğazımdan keserek almıştım zamanında. Varsa yoksa yayınevlerini zengin ediyoruz. E yapacak bir şey yok diyorum kendi kendime herkes gibi. Daha önceki sınava aylarımı vermiştim ve düşündüğüm tek şey “birkaç aylık sıkıntı çekip, sonra refaha ereceğim” idi. Peki sonuç; dönüp dolaşıp aynı yere geldim. Şimdi de stratejim aynı; “şurada birkaç aylık sıkıntı çekip sonrasında refaha ereceğim” Belki de bu son olur. Belki de daha yeni başlıyorumdur. Ah şu kader! Nasibimde varsa olur!
Hayat sıkıcı eyvallah, bunu kanıksadım artık ama diğer yandan da hayat müthiş bir saçmalık ve bunu nasıl bu hale getirebilmişiz şaşıyorum. Hayat diyorum çünkü artık birçoğumuzun hayatı bundan ibaret. Ders çalışacağım için internette insanlar bu konuda neler yapıyorlarmış, hangi kitaplarla çalışıyorlarmış diye araştırıyordum. Öyle şeyler gördüm ki işin ne kadar korkunç bir boyuta ulaştığına tekrar tanık oldum, boğazım düğümlendi ve ağlamamak için zor tuttum kendimi. Adam ders çalışma olayını bitirmiş artık işin bilimsel boyutlarına girmiş. İş öyle bir noktaya geldi ki artık, sınav sorusunu hazırlayanlardan daha yetkin olmaya, onların hazırlayıp hazırlayabileceği tüm soru ihtimallerine hazırlıklı olmaya çalışılıyor. Ezberlemek için insanlar kendilerini eğitiyorlar. Ezberlemek ki insanın en büyük aptallığıdır. Aptallaştırmaya çalışıyoruz kendimizi. Çünkü aptallığın erdem olduğu bir çağda yaşıyoruz. Ama yapacak bir şey yok. Tony Buzan’ın hafıza geliştirici metotlarıyla çalışmalardan tutun da, günün hangi saatlerinde çalışılmalıdan tutun da, yenecek yiyeceklere kadar. İnsanların artık yiyecekleri yiyeceğe kadar bu saçmalığa itaat ederek yıllarca yaşayabiliyorlar ve daha da yaşayacaklar. Bunun sonu da yok maalesef. Albert Camus’nun dediği gibi; duvarların arkasında yaşayan zavallı köpekleriz. Adeta tasmayla bağlandığımız odamızdan dışarı çıkamıyoruz, yiyeceğimiz yemeği bile sahiplerimiz belirliyor.
Birisi bir soru soruyor; şöyle mi çalışsam, şu yayın nasıldır?...
Diğeri ona cevap veriyor; ohoo sen daha yenisin herhalde, sen ancak 2016 sınavında çözersin bu işleri :) Ben 8. kez hazırlanıyorum naabeerr :) Senin daha çook yolun var!
Nasıl bir boka batmışız böyle yazık bize. İnsanlar battıkları bu boktan kafalarını bir kaldırabilseler ne durumda olduklarını görebilecekler de. Biz ne yapıyoruz böyle yahu diyebilecekler ama... ama…
Ama kimsenin bir şey dediği yok. O zaman ne diyorum yine; yapacak bir şey yok!
Evet şimdi ders çalışmaya gidiyorum. Saat 10’da başlamalıyım çünkü program yaptım kendime. Hangi saatte yemek yiyeceğim, hangi saatte uyuyacağım her şeyi yazdım. Çünkü ben de bir insanım; duvarın ardındaki zavallı köpeğim. Yazımı şöyle bitirmek istiyorum; Hav Hav!