23 Eylül 2011 Cuma

sound of noise

2010 İsveç yapımı değişik bir film. Sanat kapitalizmi yapan elitlerin salon müziklerine karşı hayatın ritmini irca eden bir grup anarşist müzisyenin hikâyesi. Özgün bir senaryo. Eğlenceli de bir film. Fakat eğlencenin yanı sıra bağıra bağıra isyanını da duyuruyor hani.
Müzik sestir işte ve hayatın ritminden yaratmıştır insanoğlu onu. Tüm matematiğiyle beraber bunu kalıplara sokarak insanlıktan uzaklaştırmak, onu hayattan koparıp salonlara hapsetmek ne felaket aslında. Dört duvar arasında yaşadığımız şu hayatı işte bu ve bunun gibi unsurlarla sağlamıyorlar mı zaten. İşte bu anarşik gençler duvarları yıkıp dışarı çıkıyorlar ve hayatın müziğini yapıyorlar; tüm şehre inat bağıra bağıra! Müzik yaparken kullandıkları her bir objenin müzik emperyalizmine karşı imgesel bir tepkisi var.
Bu filmi izlerken aklıma bir dönem Anadolu’da Türk Sanat Müziğinin yasaklanış öyküsü geldi. Evinde bağlama çalan adamı jandarmalar tutuklayıp götürüyorlarmış. O dönemde radyoda (trt) klasik müzik çalıyormuş. Ama bunlar tutmamış tabi Türk Sanat Müziği hala yaşıyor. Hayatın içinden gelmiş bir müzik neticede, kökleri çok eskilere dayanıyor. Pek dinlemesem de saygım sonsuzdur.
Filmin Fragmanı da şahane;

Hastanede Yapılan Müzik;

Filmin kapanış soundtrack'i (Electric Love);

4 yorum:

negatif dedi ki...

dayatılan müziğe ancak sessizliğin ve gürültünün müziğiyle karşı çıkılabilirdi.

sessizlik ve gürültü aşkla birleşir ve dünyayı değiştiren isyan başlar. bu isyan her şeyin susmasıyla da sonuçlanabilir. kalıpların dışına çıkan adam dünyayı değiştirmek için heyecanla notaları yazar ve dünya değişir. tam da onun istediği gibi.

hakkında uzun uzun konuşulabilecek bir film. özellikle sembolik anlatımı beni çok etkiledi. filmdeki her ayrıntının altından bir şeyler çıkabilir. böylesi yoğunluğu seviyorum.

ve
insan vücudu ne kadar değerli bir enstrüman değil mi?

alter ego dedi ki...

evet. adamı da özenle seçiyorlar hani hastanede. müzik aletini seçen müzisyenler gibi.

film güzeldi. senden temin ettiğim için buradan ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum :)

nomen dedi ki...

Benim gibi bir sinefil için ne değerli hatırlatmalar bunlar bilemezsiniz! Görmediğim bir film bu; belli ki en kısa zamanda izlemenin "hırsızlama" bir yolunu bulacağım.

Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim; yazılarınızdaki betimleme kabiliyetinin gün geçtikçe geliştiğini görmek cidden heyecan verici.

Teşekkürler çok.

alter ego dedi ki...

İzlemenizi tavsiye ederim. özgün senaryosunun yanında sinema tekniği açısından da değişik unsurlar var size daha fazlasını ifade edecektir eminim.

Gelişim gösterdiğimi düşünmeniz mutlu ediyor beni :) Ben teşekkür ederim.