7 Ocak 2012 Cumartesi

kendinde solmak

Kendimden daha ağır bir yük yokmuş gibi geliyor. Bir takım teşebbüsler, değişiklikler. Nereye değişti? Bilemiyorum aslında. Bir yere varamıyorum. Bir gidip, bir geliyorum olduğum yerde. Ağırım ve sürükleyemiyorum gibi. Tüm bunları neden düşündüğümü hiç bilmiyorum. Amaçsızca, doğrultusuzca soluyor her şey. Darmadağınım ve fazlasıyla saçma sapan. Tek bir zerresi dahi tek bir yaşam kutbuyla kesişmeyen bir saçılış. Neresinden bakarsan bir yaşam değil bu diyorum ve yaşıyorum. Sadece kendimi yaşıyorum. Tek bir hayat zerresi olmayan bir kendimi. Yaşamıyorum.

Bir yerden başlamalıydı, bir yere varmasa bile. Atacağım her adım bir boşluğa çıkacakmış gibi hissederek koşuyorum. Kaçtığım her neyse beni kovaladığı kesin. Hala koşabiliyorsam ve henüz düşmemişsem, kovalandığım kesin.

Kapılar hep duvar görünüyor gözlerime. Hülyaları geçtim artık, duvarlara bakıyorum hep. Üzerime yıkılırsa bir duvar, belki de o bir kapı olabilirdi diye düşünüyorum. Daha sonra bunun da bir hülya olduğuna kanaat getiriyorum.

Baktığım her şey münasebetsiz geliyor sonra. Münasebetsizleşiyorum. Her şey soluyor, ben de onlara soluyorum. Her şeyim ben belki, belki de hiçbir şey. Bildiğim bir şey var ki bilmiyorum.

2 yorum:

negatif dedi ki...

neden düşündüğünü boşver, illa nedeni olmak zorunda değil. alışkanlıktan bile düşünür insan.

bir yere varamamak düşüncesi bunları yazdırıyor sanırım. varamamakla ilgili bir yorum yapmıştım. tekrarlamayayım şimdi.

düşünüdklerini yazmış olman önemli. bazen iyileştirsin diye bir şeyler yazarım. sen de böyle mi yapıyorsun bilmiyorum. yazı terapi gibi.

------

gördüklerimiz görmek istediklerimize göre şekilleniyor olabilir mi? öyleyse gördüğümüzde ne kadardır istemenin etkisi?

-illa kapılar yerine duvarlar mı? peki duvarlar yerine ne?

acılardan mavi gökyüzü? soğuk çelik raylardan yeşil çayırlar? cehennemden cennet? var mıdır görebilen?

var tabii.

http://www.youtube.com/watch?v=QCQTr8ZYdhg

Broken dedi ki...

Burada anlatmak istediğini çok iyi anlıyorum....