uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mayıs 2012 Salı

saatimi sana göre ayarladım sevgili kuş

havalar ısındığından beri camı açık bırakıp uyuyorum. yaklaşık 1 aydır böyle. önceleri hava o kadar sıcak değilken, camı açık bırakıp üzerime yorgan çekerek uyuyordum. yani açık havada uyumayı seviyorum.

birkaç haftadır bir kuş geliyor pencereme. sesi çok güzel ve çok da gür çıkıyor. ayrıca dakik de kendisi, saatini pek şaşmadan günde 2 sefer uğruyor; bir akşam 7 gibi ve bir de sabaha karşı 5 gibi. akşamları gün içerisindeki hareketlilikten ötürü sesi pek gür gelmiyor. fakat sabaha karşı sesi o kadar gür çıkıyor ki beni uyandırıyor. uykum da pek hafiftir zaten, hemen bir sese veya ışığa maruz kaldım mı uyanıveririm. birkaç gündür bu sevgili kuşcuk bir nevi horoz vazifesi görür oldu. fakat neyse ki sesi horoz gibi çirkin değil.

uykusuzluk sıkıntısı çektiğim, dahası sürekli uykum bölündüğü için bu biraz sıkıntılı bir durum oldu. sonra bu durumu lehime çevirebilecek bir çare düşündüm. daha erken uyumaya çalışıp kuş uyandırdığı zaman güne başlamaya karar verdim. saat 5 de uyanmak da güne başlamak için gayet sağlıklı olur hem.

diğer yandan da bu küçücük kuşun benim günlük rutinime yön veriyor olması çok hoşuma gitti. bizi insan yapan şeylerin derinliğinde doğa kesinlikle var ve onun bize karşı egemenliğinde tuhaf, sıcak bir haz duyabiliyoruz. (tabi duyabilene) bugün sadece 3 saat uyumuş olmama rağmen böylesi güzel hislerle uyandım.

13 Şubat 2012 Pazartesi

nietzsche - erdem kürsüleri üzerine - okan bayülgen

Okan Bayülgen, Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabından pek sevdiğim bir bölümünü okuyarak kapatmış geçenki programını.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

rüyalar kayıp giderler

sabah olmuş ve gözlerini açmıştı. tatlı bir his ve tebessüm duydu uyanır uyanmaz. rüya görmüştü çünkü. ne gördüğü üzerine düşünmeye aman vermeden bir anda adeta ışık hızıyla zihni gelip beyninin köşe bucak her tarafına hücum etmeye başladı. zihni beynine yüklendikçe içindeki taptaze olan o tatlı his bir anda yerini iç sıkıntısına bıraktı. mutluluk hormonu sanki onun vücudundan salgılanmamış, sanki rüya gibi kendisine misafir olmuşcasına vücudundan hızla çekiliyordu. çok uğraşdı, didindi, muhafaza etmeye çalıştı. rüyasını anımsamak ve aynı hisleri tekrar hissetmek için çabaladı. ama külçe gibi ağır olan bilinci demir atmıştı bir kere artık onu oradan kaldırmaya kudreti yetemezdi. kabullenmişti, rüyasında ne gördüğü hakkında en ufak bir fikri yoktu. sadece duyumsadığı bir tatlı his kırıntısı bırakmıştı onda ve o da hızla kendisini terk edip anlılar arasına karışmıştı bile. o korkunç, o kasvetli anılarının içine karışıp orada yok olup gitmişti bile.