11 Temmuz 2012 Çarşamba

iyi uykuydu aranan ve afyon erdemler bu uyku için!


başlık şuradaki metinden alıntıdır;

3 yorum:

Selami Ş. dedi ki...

Uyku bir lükstür, yaşanacak ne kadar zamanımızın kalmadığı bir hayatta fazla aristokrat bir zevktir. tabi, başka açılımlarda var. Rüyaların unutma mekanizmamız olduğunu söyler Mitchison, unutmak ne kadar önemliyse artık. İnsan aç durabiliyor,uykusuz da kalabilir,belki bir süre; bu atalardan gelen kollektif bilinçdışı ile oluşmuş bir şey belki de, hele, vaktiyle insanın otobur olduğunu,ateş ile et yemeye başladığı düşünülürse. Uyumayı nasıl keşfettiler acaba diye merak etmişimdir.

Özetle,amacı ne olursa olsun, az uyku iyidir, kişisel servettir uyumadan geçen zaman.Bir de kendimiz için uyusak keşke, yarın iş var uyumam lazım, yarın şu var erken kalkmam lazım vs vs

alter ego dedi ki...

aylak,
yorumundan yola çıkarak "uyku lükstür" ve "yarın işe gitmek için uyumak" açılarından meseleye bakarsak ortaya garip bir tablo çıkıyor. sabahtan akşama kadar çalışmamız lazım, peki bunu ne için yapıyoruz? lüks bir hayat yaşamak için. diğer yandan da işe gidip orada verimli çalışmak için de uyumamız gerekiyor. günde 8 saat uyku, 9 saat iş etti mi 17 saat. geriye kalır 7 saat. hadi bakalım lüküs hayat, oh ne ala ne ala :)

bence lüks olana bakış açısında bir sakatlık var. insanlar zamanın kıymetini bilmiyorlar, insan olarak elde edebilecekleri güzelliklerin bilincine varamıyorlar. lüks olan tamamen maddiyata dayalı hafif uçucu şeyler oluyor. bu yüzden de insanlığın günde 7 saat kendilerine ayırmaları yetip de artıyor bile. lüks olan şey genel itibariyle tüketime endeksli ve günümüzde insanların tüketimini kolaylaştırmak için her şey yapılıyor. bu konuda vakit kaybetmiyorlar. bu durumda 7 saatlik bir öznel yaşam zamanı insanlara fazla bile geliyor. tabi bunun neresi öznel bir yaşam zamanı o tartışılır. bana göre hiç de öznel değil bilhassa o da bir tür tutsaklık. (uyku ve çalışma gibi) yani 24 saatlik bir yaşam tamamen tutsaklığa programlanmış; bu modern anlamda kölelik, başka bir şey değil.

diğer yandan söz konusu karikatürde sağdaki adamın başka değerleri, başka lüksleri var. onun için zaman asla yetmeyecektir; uyku zamanı da, para kazanmak için çalıştığı zamanı da kendisinden çalınmış bir zaman olarak gelecektir. bazı insanlar, insan olmanın bilincinde, insan olarak elde edebileceği daha kalıcı güzelliklerin bilincinde ve bu yüzden de onların bu dünyada yapacakları hiç bitmez ve onlara hiç zaman yetmez.

teşekkürler aylak.

Selami Ş. dedi ki...

Alter ego,

ben olaya aylaklık olarak bakıyorum. Ben akşama kadar çalışalım demiyorum zaten.
Yani uyumadığımız zamanda başkalarına hizmet etmeyelim,sadece kendimize.
Factotum'da ilk alıntıya bak,orada iş hayatına bakışımı/zı göreceksin.
Ben günü kendime isterim,başkalarına değil. Neden birileri için giyiniyor,başkaları için yırtınıyoruz. Tabi,bunu da şöyle kılıflandırıyoruz " Tercih etmekte özgürsün" ,hayır.
Sanayi devriminden bu yana eğitim sistemlerinin de yardımıyla,özgür değil tercihlerde.
Hayat aslında lüksleşti,haklısın,yaşamak bu koşullar altında tam manasıyla bir lüks.
Hatta,buradan lafı kıvırır, bu iş hayatı içinde uyuyabiliyorsan,bu manada bile uyku lükstür derim. Pek de yanlış olmaz bu politik düşünce.

Ben şöyle bir genelleme yaparak en hatalısından derim ki, özellikle yurdum insanı para ve zamanı yönetmesini bilmiyor. Sonra da başkalarına özeniyor. Gerçi,çalışma saatleri düşünmeye pek fırsat vermiyor,kendini dinlemeye,kendin olmaya ; ama,bunda bizim de payımız yok değil. İstemem eksik olsun diyecek bir ortam da yok,ekonomik olarak durum belli ; yani,işin bu kısmında dengeler çok büyük. Küresel bir durum bu hem iş hem eğitim alanında,özellikle de eğitim.
Son paragrafına gelince,evet haklısın. Lüks demem ondan asıl olarak, yapacak o kadar çok şey var ki, tek başına düşünmek bile ne kadar zamanımızı alıyor,bi düşünsene. Hayati süreçleri devam ettirmek için uyumak gerek elbette. Uyandığında o enerjiyi nereye harcadığımız veya neye bahşettiğimiz önemli burada. Ben aylakca bakıyorum olaya biraz dediğim gibi, kendime yeter mi zaman diye düşünüyorum; kaldı ki -belki de- tek net ve tek net olmayan şeyin - ölüm- ne zaman geleceğini bilmeden hiçbir zaman yetmeyeceği gerçeğini daha işin başında kafama yazıyorum. O, o kadar yakın olabilecekken benim zamanımı uykuyla harcamam cidden bir lüks değil mi ?

Bu hoş fikir teatisi için ayrıca teşekkür ederim,

Saygıyla